15 Kasım 2010 Pazartesi

iyi adamlar NEDENSE çirkindirler.


*

Yakışıklı adamlar NEDENSE iyi değildir.

*

Yakışıklı ve iyi adamlar NEDENSE eşcinseldir.

*

Yakışıklı, iyi ve heteroseksüel adamlar NEDENSE evlidir.

*

Çok yakışıklı olmayıp da iyi olan adamların NEDENSE parası yoktur.

*

Çok yakışıklı olmayıp parası çok olan adamlar NEDENSE bizim onların parasının peşinde olduğumuzu düşünürler.

*

Yakışıklı ama parasız adamlar NEDENSE bizim paramızın peşindedirler.

*

Parası olup, çok iyi olmayan ama nasılsa heteroseksüel olan adamlar NEDENSE yeterince güzel olmadığımız düşünürler.

*

Güzel olduğumuzu düşünen heteroseksüel, biraz iyi ve paralı adamlar NEDENSE korkaktır.

*

Biraz yakışıklı, biraz iyi, ir miktar parası olan ve heteroseksüel adamlar NEDENSE utangaçtır ve asla ilk hareketi yapmazlar.

*

Asla ilk hareketi yapmayan adamlar, insiyatifi biz ele aldığımızda NEDENSE otomatik olarak bize olan ilgilerini kaybederler.

*

Kisaca;

KADINLAR NEDEN EVDE KALIR?

10 Ekim 2010 Pazar

MUTLULUK

Mutlu olamayanlara kızmayalım. Onlarda serotonin kalmamış. Siz de küçük şeylerden mutlu olmayı beceremeyengillerdenseniz siz de canınızı sıkmayın. Size de serotonin gerekiyor.




Peki diyeceksiniz bu serotonin hap mıdır nedir?

Serotonin insanın bünyesinin kendisinin üretmesi gereken bir hormondur. Oluşması için gerekenlerden en iyi bildiğim üç şeyi yazayım.



• Çikolata


• İssot (acı kırmızı biber)


• Göz kapaklarını güneşlendirmek



Üçüncüsü bedava. Her gün güneşin tepede olmadığı vakitlerde sabah veya akşamüstü yüzünüz güneşe yönelik olarak rahatça oturun. Gözlerinizi kapayın. İyi şeyler düşünün. 15 dakika kadar gözlerinizi açmayın göz kapaklarınız güneşlensin. Böylece serotonin hormonu oluşuyor.



.İnsanın mutsuz olması sadece serotonin eksikliğinden kaynaklanmıyor.

Hayata bakış açısı da çok önemli bir faktör. Nasıl ki üşüyünce büzülürüz titreriz, sıcakta ise rahat olup gevşeriz. Olaylara gösterdiğimiz tepkiler, bakış açımız ısı derecesinin bedenimizi etkilemesi gibi beynimizi etkiliyor. Sinir hücreleri beyindeki kas benzeri yapılara kasılma gibi tepkiler verdiriyor. bunları anlamıyoruz ama üzgün, kızgın, bedbin, mutsuz, huysuz hallere işte bu yüzden giriyoruz.



Serotonin hayata bakış açımızı etkiler mi orasını bilemem ama serotonin olsun olmasın bazı olayların insanın psikolojik halini “bir anda” iyiye veya kötüye çevirdiğini, insanın bir anda çok mutlu olabildiğini veya çok mutsuz olabildiğini iyi biliyorum.

2 Eylül 2010 Perşembe

TAM ZAMANINDA YAŞAMAK

Yemek de boş içmek de,

  Hatta yeri gelmeden sevişmek de.
   Tam zamanında öpmelisin mesela güzel gözlünü,
    Tam zamanında söylemelisin sevdiğini
     Gözlerinin içine baka baka.


                   Bisikletinin gidonunu
                      Tam zamanında çevirmelisin
                          Düşmemek için.
                           Tam zamanında frene basmalı,
                             Tam zamanında yola koyulmalısın.



Tam zamanında okşamalısın başını
  O üzüm gözlü çocuğun
    Hıçkırıklar tam dizilmişken boğazına,
     Tam ağlamak üzereyken.
       Tam zamanında koymalısın elini omzuna
En sevdiğin dostunun babası öldüğünde.


Tam zamanında tutmalısın düşerken
   Üç yaşındaki sehpaya tutunan çocuk.
     Tam zamanında acımalı yüreğin
      Afyon'da Hasan Ağabey' in evi yıkılınca başına
        Evsiz kalınca çoluk çocuk
            Ki uzatasın elini bir parça.



 Tam zamanında açmalısın kapını
  Hayatına girmek isteyenlere.
    Tam zamanında çıkarmalısın
      Sevginden şımarmaya başlayanları.
       Tam zamanında affetmelisin kardeşini
           Biliyorsan yüreğinde kötülük olmadığını
             Seni gecenin üçünde arayıp da
              Kafasının iyi olduğunu söylediğinde.



Tam zamanında öğretmelisin oğluna
  Gerekiyorsa yumruk atmayı
    Tam burnunun üstüne
      Tiksinmeden pisliğinden,
       Yukarı mahallenin sümüklü bebesi
         Misketlerini zorla almaya çalışırsa.



Tam zamanında bağırmalısın
   Acıyınca bir yerin.
    Tam zamanında gülmelisin
       Kemal Sunal küfür edince filmin bir yerinde.



Tam zamanında yatmalısın
   Yola çıkacaksan ertesi gün
     Ve arabayı kullanan sensen
       Sana emanetse çoluk çocuk
         Ve kendin.


 Tam zamanında bırakmalısın içmeyi
    Son kadeh bozacaksa seni
       Ve üzeceksen birilerini
         Ertesi gün hatırlamayacaksan.

Tam zamanında ayrılmalısın misafirliklerden.
  Tam zamanında konuşmalı
    Tam zamanında şarkı söylemeli
      Tam zamanında susmalısın.


 Tam zamanında terk etmelisin gerekiyorsa
  Annenin babanın evini,
   Tam zamanında başka bir şehre gidip
     Ayaklarının üzerinde durmaya çalışmalısın.





    Tam zamanında dönmelisin memleketine.
       Tam zamanında için titremeli,
         Tam zamanında aşık olmalı
            Deli gibi sevmelisin güzel gözlünü.



Tam zamanında toplamalısın oltanı
     Belki de seni şampiyon yapacak
       En büyük balığı kaçırmadan.
          Tam zamanında yaşlandığını hissetmeli
            Tam zamanında ölmelisin
              Iskalamak istemiyorsan hayatı.
               Haydi şimdi kalk bakalım
                 Silkin şöyle bir



                                    At üzerinden hayatın yorgunluğunu,
                                            Vakit zannettiğinden daha az
                                                   Haydi kalk bakalım,
                                                       Şimdi YAŞAMAK ZAMANI...



Can YÜCEL

1 Eylül 2010 Çarşamba

Facebook hesaplariniz ve kisisel bilgilerinizi tehlikeye atmayiniz

Facebook hesaplariniz ve kisisel bilgilerinizi tehlikeye atmayiniz.


Bu tur asli astari olmayan grup ve sayfalara uye olmaktan, begenmekten vazgeciniz.


Facebook hicbir sekilde size mesaj yollamaz.


Inbox (gelen kutusunda) mesajlarda sizden yeniden giris yapmanizi sifrenizi ve mail adresinizi ister. Bunun icin sizi baksa bir (facebook gorunumlu) siteye yonlendirir. Bunun anlami, hesaplarinizin ve hesap bilgilerinizin baskalarinin eline gecirirsiniz. Oynadiginiz oyunlarin (poker, farm, fish vb) gibi oyunlarin puanlarini ele gecirmektir genel amac.






Facebook hesabinizdan (login) giris yaptiginizda karsiniza bir mesaj gelirse buna inanin, facebook'dan gelmistir. (ana sayfada)






Sahte sayfalardan gozume carpanlardan bir kaci


Hesap Aktivasyonu Yapmayan Profiller Kapatiliyor Son 1 Hafta Kaldi.


face-book ( 30 haziran ) da ucretleniyor bunu engellemek icin destek ol

31 Ağustos 2010 Salı

Ölüm anında neden düş görülür?

 

Ölümün kıyısından dönen bazı kişilerin aktardığı sıradışı zihinsel deneyimlerin sırrı, kanın kimyasında gizli olabilir.

Slovenyalı bir grup araştırmacının kalp krizi geçirip ölümden dönen hastalar üzerinde yaptığı bir çalışma, tıp ve psikoloji literatüründe “ölüm eşiği deneyimi” olarak adlandırılan “yaşamın film gibi akması”, “büyük mutluluk hissi” “yüce kişilerle konuşma” gibi zihinsel deneyimlerinin, kandaki yüksek karbondioksit düzeylerinden kaynaklanabileceğ ini gösterdi.

Ölüm eşiği deneyimleri, nedenleri ve mekanizması fazla bilinmeyen, ancak, kalp krizi geçirdikten sonra yaşama dönen hastaların birçoğunca rapor edilen bir olgu. Bir tanıma göre bunlar, ölüme çok yaklaşan ya da yoğun fiziksel ve duygusal tehlike durumlarında yaşanan ve gerçekliğin ötesine geçme ya da mistik karşılaşmalar gibi motifler içeren deneyimler. Bunlarda hızlanmış düşünce süreçleri, “yaşamın sinema şeridi gibi akması” gibi bilişsel; huzur ve sevinç gibi duygusal; ya da mistik varlıklarla ya da ölmüş kişilerle karşılaşmalar gibisinden gerçeklik ötesi bileşenler olabiliyor.
Ölüm eşiği deneyimlerinin mekanizmaları yla ilgili çeşitli teoriler öne sürülmüş bulunsa da bunların hiçbiri bu olguyu tam olarak açıklayabilmiş değil. Fizyolojik teoriler, ölüm eşiği deneyimlerini ölüm sürecine eşlik eden fizyolojik süreçlerin bir parçası olarak görüyor. Bu açıklamaya göre bu deneyimler, oksijensiz kalma, kanda karbondioksit artışı, endorfin, serotonin, ketamin düzeyleri, beynin şakak lobunun ya da duygularla ilişkili limbik sistemin anormal çalışması gibi faktörlerce tetikleniyor.
Psikolojik teoriler, ölüm eşiği deneyimlerini olaylar arasında bağların kopması, kişilikten soyutlanma, doğum anılarının canlanması ile açıklamaya çalışıyor.
Gerçeklik ötesi teoriler ise bu deneyimleri ölümden sonra yaşamın ve bedenden ayrı bir varlık olarak ruhun kanıtları olarak görüyor.

Zalika Klemenc-Ketis yönetimindeki Slovenyalı araştırmacılar, hastane dışında kalp krizi geçirip yaşama geri döndükten sonra hastanelerde yoğun bakıma alınan 52 hasta ile yüz yüze görüşmeler yapmışlar, hastalara kimliklerinin gizli tutulacağı hususunda güvence verildikten sonra, kendilerine sözkonusu deneyimleri yaşayıp yaşamadıkları sorulmuş. Yaşanan deneyimlerin varlığı ve şiddetini ortaya koymak üzere tasarlanmış “Greyson Ölüm Eşiği Deneyimleri Skalası” adlı bir anket de hastalara doldurtulmuş.
Araştırmacılar ayrıca görüşmede

KOMİKAZELER

17 Ağustos 2010 Salı

Yağı erittiği ortaya çıktı, YEŞİL ÇAY tüketimi % 60 arttı

Yağı erittiği ortaya çıktı, yeşil çay tüketimi % 60 arttı


Dünyada en çok çay tüketen toplumuz. 80 yıldır bu topraklarda genci yaşlısı, Doğulusu Batılısı çay tüketiyor. Biz çay denildiğinde siyah çayı biliyor, ince belli bardakta da demleme çay tüketiyoruz. Çayın onlarca, hatta yüzlerce çeşidi var ama biz siyah demleme çaydan da asla vazgeçmeyen bir toplumuz.



Günde ortalama kişi başına düşen çay tüketimi 3.8 bardak ...
Çayda teanin denilen bir madde var. Bu madde zihni açıyor, zindelik veriyor.

Çünkü herkes daha sağlıklı yaşamak istiyor, sağlığına eskisinden çok daha fazla dikkat ediyor. Yapılan araştırmalar çay tüketiminin kalp hastalıkları ve felç riskini düşürdüğünü gösteriyor



Yeşilçayın Faydaları:




Yeşilçayın faydaları hakkında bilinenler son yıllarda yapılan araştırmalarla daha da artmıştır. Japonların uzun yıllar yaşamasının temel nedeni olarak yeşil çay tüketimi gösterilmektedir. Yeşil çayın bir tedavi yöntemi olmadığı destekleyici alternatif bir yöntem olduğu unutulmamalıdır.



Yeşil çay insan ömrünü uzatır ve insan sağlığına çok faydalıdır!

Diyet yapanlar muhakkak kullanmalıdır!



Uyarı:Şimdi yeşil çayın 30 dan fazla kanıtlanmış faydasını aşağıda okuyacaksınız fakat vakti olamayanlar için en önemlilerini belirteyim

Kalp rahtsızlığı olanlar, Obezite, Parkinson, Alzheimer gibi hastalıklar bazı kanser türlerinde yeşil çay çok ama çok faydalıdır.

Japon bilim adamı Prof. Shinichi Kuriyama 4 yıl süren bir araştırmadan sonra yeşil çayın kalp hastalıklarına iyi geldiğini keşfetmiştir. Kuriyama’nın Japonya’daki Tohoku University in Sendai adlı üniversitesinde yaptığı yeşil çayla ilgili araştırmalara göre: (ilk 6 madde)

Günde 5 fincan ve daha fazla yeşil çay içenler günde 1 fincandan az Yeşil Çay içenlere göre tüm hastalıklardan ölme oranları % 16 daha düşüktür. Yani Günde 5 fincan çay içenlerin ölüm riskleri %16 daha azdır.

Günde 5 fincan çay içen kadınlar diğer kadınlara oranla %31 oranında kalp hastalıklarından korunmuş olurlar.

Bu da demektir ki kadınlar yeşil çayın sağladığı faydalar konusunda, erkeklerden daha avantajlıdırlar.

Yapılan bu araştırmaya göre Siyah çayın da çok az bir faydasının olduğundan bahsedilmiştir fakat yeşil çay kadar etkili antioksidanlar içermemektedir.

Yeşil çayın Kansere faydası olduğu tespit edilmiş fakat Kardiyovasküler rahatsızlıklar (kalp hastalıkları) konusunda çok daha etkili olduğu belirlenmiştir.

Yeşil çayın içindeki Polifenol adlı antioksidanlar Kalp hastalıkları için son derece faydalı eşsiz bileşenler içerir

Kalp hastalıklarını önlemede ve yavaşlatmada yeşil çay içenler içmeyenlere göre %26 daha az risk taşımaktadırlar.

Bakteriyel ve viral hastalıklara karşı direnç sağlar

Nörodejeneretif hastalıkların önlenmesinde etkilidir.

Alerjilere iyi gelir

Artrit’ e iyi gelir

Kemik- mineral yoğunluğunu arttırır

Bağışıklık geliştirmeye yardımcı olur.

Grip belirtilerini ve soğuk algınlığının yok etmede önemli bir yardımcıdır.

Meme, pankreas, yumurtalık, kolerektal, ağız, kolon ve prostat kanseri gibi çeşitli kanser türlerine karşı müdahalede yeşil çay faydalıdır.

İltihapları ve ödemleri engeller

Diyabetle mücadelede yeşil çay size faydalı olabilir.

İnmeleri engellemede etkilidir.

Zindelik verir.

Kan basıncını düzenler

Obezite ve damar hastalıklarında dengeli beslenme ve egzersizle birlikte uygulandığında çok faydalı sonuçlar vermektedir

Şeker hastalığını önlemede son derece faydalıdır.

Alzheimer hastalığına ve hafıza bozukluğuna faydası araştırılmaktadır.

Parkinson hastaları için muhakkak kullanılması gereken bir bitkidir.

Diş çürümesini engelleyicidir.

Serbest radikallerden vücudu korur.

Lösemi’de gerileme sağlar

Böbrek taşlarının düşürülmesinde etkilidir.

Yorgunluğun önlenmesi etkilidir

Berberi hastalığının tedavisinde kullanılmıştır.

Migreni hafifletir

Ağız kokusunu giderir

Boğazımıza ferahlık hissi verir.
       (bilgiler internetten)

13 Ağustos 2010 Cuma

HAYIRLI RAMAZANLAR


SOFRANIZ AFİYETLİ,
PARANIZ BEREKETLİ,
KARARLARINIZ İSABETLİ,
YUVANIZ MUHABBETLİ,,KALBİNİZ MERHAMETLİ,
BEDENİNİZ SIHHATLİ,YÜZÜNÜZ MUTLU,GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN.


Ramazanınız Hayırlı Olsun

12 Ağustos 2010 Perşembe

UĞURSUZLUK HANGİMİZDE

Avcı Sultan Mehmet bir gün adamlarıyla beraber akşama kadar bir keklik bile vuramaz. Bunun sebebinin de, sabahleyin gördüğü bir dervişin uğursuzluğuna bağlar. Saraydan çıkarken önünden geçen, tarif ettiği tipte, sivri külahlı, sırtı kambur adamı bulmaları emrini verir. Tarife göre Bektaşi babalarından Hamza Babayı yaka paça huzura getirirler.

Sultan:

"Bre uğursuz, nabekar!.. Bugün sabahleyin karşıma çıktın. Bu yüzden akşama kadar bir ava rastlayamadım. Bu ne uğursuzluktur. Vurun kellesini... "

Bektasi bakar ki kelle elden gidiyor. Son bir dilegini açıklamak için söz alır:

"A devletlum siz beni gördünüz bir keklik vuramadınız. Ama insaf ediniz, benim de bugün ilk gördüğüm sizdiniz ve kellemi kaybediyorum. Söyleyin, uğursuzluk hangimizde!.. "

7 Ağustos 2010 Cumartesi

EVLİLİK

Evliliğin tuzu biberidir kavgalar, tartışmalar...


Peki kavgaları hangi cümleler tatlıya bağlar?

1)Haklısın!

2)Mümkündür!

...3)Seni seviyorum!

...4)Seni çok iyi anlıyorum!..

5)Eline sağlık!

6)Sen bir tanesin!

7)Özür dilerim!

8)Senin yerin çok ayrı!

9)Hayırlısı olur inşaAllah!

10)Sen ALLAH'ın bir lütfusun!(isteğe göre gözlerimin nurusun diye devam ettirilebilir)

11)Problem değil!

12)Teşekkür ederim!

13)Kızgınlığım sana değil!

14)Dualarım seninle!

15)Bana biraz zaman tanı!

16)Sen yapmazsın,biliyorum!

17)Canın sağolsun!

18)Hakkını helal et!

19)ALLAH senden razı olsun!

20)Harika olmuş

!21)Sen dünyanın 8. harikasısın!.."

6 Ağustos 2010 Cuma

BU ÇEKİLİŞİ KAÇIRMAYIN

Sevgili KUTSAL SOFRA bir etkinlik düzenlemiş mutlaka uğrayın hediyeyi kapın arkadaşlar : D

RAMAZANDA KEYFLE İÇİN
 HEDİYEMİZİN ÖZELLİĞİ
PİYASADA BULUNMAZ,

EXPORT OLMASI,Sadece üreticiye veriliyor ve İHRAÇ ediliyor,

İLK SÜRGÜN ÇAY OLMASI,

EYNESİL (GİRESUN) ÇAYIDIR

Diğer çay eken şehirlerimize göre yağış oranı daha düşük olduğundan

HARMAN KALİTESİ daha yüksek sayılmaktadır

KOYU RENKLİ

ORTA SERTLİKTE,Her damak zevkine hitap edecek nefasettedir



KATILIM ŞARTLARI



1-İZLEYİCİM OLUN WWW.KUTSALCEYİZ.COM ADRESİME

2-yarışmayı blogunuzda duyurun,

3-resmi yayınlayın,

4-aktif link verin (pasif linkler kabul edilmeyecektir)

5-yorumla katıldığınızı bildirin (zaten izleyicim olanlar

(2,3,4,5 no daki şartlarla çekilişe katılabilirler



maksat muhabbet,çam sakızı çoban armağanıdır

ÇEKİLİŞ 08-08 TARİHİNDE OLACAKTIR 07 AĞUSTOSa KADAR HERKESİ BEKLERİM

30 Temmuz 2010 Cuma

HİÇBİRŞEY ''F'' VİTAMİNİ KADAR FAYDALI OLAMAZ

Bu başlığı okuyunca, "Bugüne kadar F vitamini diye bir şey hiç duymadım" demeyin! Hepinizin en azından bir tane dostu vardır ve F vitamini dediğimiz sağlık iksirinin kaynağı da dostlardır.

Bazen sizde stres yaratan işlerin bir listesini yapıp, onlardan kurtulmanız gerekebilir. Bazen evdeki işlerinizi bir kenara bırakıp, en yakın arkadaşınızla dışarı çıkıp eğlenmeye ihtiyaç duyabilirsiniz. Peki, neden size böyle bir şey hatırlatma gereği duyuyoruz? Çünkü Vitamin F'nin (Friendship -Türkçesi arkadaşlık kelimesinin baş harfi olduğu için 'F') sağlığınıza faydaları saymakla bitmez.
SİZİ 30 YIL GENÇLEŞTİRİYOR
Yapılan son iki araştırmaya göre; güçlü sosyal iletişim içerisinde olanlarda depresyona girme ve ölümcül krizlerin oluşma riski azalıyor. Düzenli F vitamini kullanmak, sizi gerçek yaşınızdan 30 yaş daha genç hale getirebilir. Çünkü bu sayede stresten uzak bir yaşamınız olur. Dostluğun sıcaklığıyla, gergin olduğunuz zamanlarda bile kan damarlarınızda pıhtılaşma ve kalp krizi geçirme riskiniz yüzde 50 azalır.
SIRLARINI PAYLAŞMIYORLAR
Göğüs kanserine yakalanmış 3 bin hemşire üstünde yapılan bir araştırmada, sosyal destek alanların, almayanlara göre yüzde 66 daha uzun yaşadıkları saptanmıştır. Peki, gerçekten sizi sağlıklı tutan arkadaşlıklara sahip misiniz? Ne yazık ki birçoğumuzun böyle dostları artık yok! Duke Üniversitesi'nde yapılan bir araştırma, son yirmi yılda sırlarını dostlarıyla paylaşmayı tercih etmeyen kişilerin hızla arttığını ortaya çıkarmış.
SAHİP OLMANIN 4 KURALI
1. Zaman: Bir insanla hemen samimi olunmaz. Samimiyet için onunla birlikte zaman geçirmeniz gerekir.
2. Dikkat: Sorunlarını çözmenize gerek yok, sadece onlara sorular sorun ve size anlattıklarını can kulağıyla dinleyin.
3. Hassasiyet: Gerçek dostlar birbirlerine karşı hassas olur. Gecenin 03.00'ünde bile ihtiyaçları olursa birbirlerini ararlar.
4. Eğlence: Arkadaşınızla birlikte ne yapmaktan hoşlanıyorsanız onu yapın. Birlikte eğlenip, gülün ve bağlanın.
İNTERNETTE SOHBET ETMEK DOSTLUĞUN YERİNİ TUTMAZ!
Komşularla görüşmek için çok yoğunsanız, ya da bir bowling kulübüne üye olmaya vaktiniz yoksa; sosyal iletişim çemberimiz hızla daralıyor demektir. Cep telefonu, Twitter, facebook gibi iletişim araçlarına da minnet duymamız gerektiğini unutmayalım.
ARAYI SICAK TUTAR
Bizi yanlış anlamayın! İnternet ve telefonlar, arkadaşlarınızla aranızdaki iletişimi sıcak tutmak için önemli olabilir ama arkadaşlarınızla birlikte vakit geçirmenin yerini asla tutamaz. Eğer acil durumlarda arayabileceğiniz, sizin için hayatı kolaylaştıran, tümüyle dürüst olabileceğiniz dostlarınız varsa; işte o zaman gerçekten 'F Vitamini'ne sahipsiniz demektir. Uzmanların çoğu arkadaşlık sıkıntısı çeken insanların dışarı çıkıp yeni insanlarla tanışmalarını öneriyor. Yeni insanlarla tanışmak işin en kolay yoludur ancak önemli olan bir sonraki aşamada ne yaptığınızdır...
PROF. DR. MEHMET ÖZ , 25.10.2009

29 Temmuz 2010 Perşembe

Hayat bir bisiklete binmek gibidir;



Pedalı çevirmeye devam ettiğiniz sürece düşmezsiniz

Claude Peppeer

23 Temmuz 2010 Cuma

EL FALI

EL FALI, kendinizi tanıyabilmeniz, farkında olmadığınız özelliklerinizi anlayabilmeniz için kullanabileceğiniz, kadim ve gizemli bir sanattır. Güçlü ve zayıf yanlarınızı, yeteneklerinizi ve sınırlarınızı anlamakta, kişiliğinizi geliştirmekte size yardımcı olacaktır. Elinizdeki çizgiler, kişiliğinizin ve kaderinizin aynasıdır.



El falı nasıl bakılır ;
Elinizin şekli, Hayat Çizgisi, Akıl Çizgisi, Kalp Çizgisi ve Kader Çizgisi, hem yaşamınızı, hem de kişiliğinizi oluşturan temel öğelerdir.El falınıza sol elinize göre bakmalısınız.
El falınıza bakmak için elinizin şeklini bulun.



KARE EL

Çalışkan bir insansınız. Sağduyunuz ve pratik yanınız oldukça gelişkindir. Yaşama katılımda bulunmak, amaçlarınıza ulaşmak için mücadele etmek sizi korkutmaz. Düzen, kurallar ve rutin bir yaşam sizin için oldukça önemlidir. Her hangi bir kapalı ortamda bulunmak yerine, açık havada ya da bağımsız olabileceğiniz bir şekilde çalışmak daha başarılı olmanıza yardım eder. İş yaşamınızda kuralların dışına çıkmamayı tercih edersiniz. Hayal gücünüzü ve yaratıclığınızı geliştirmeniz gerektiğini bilmelisiniz.



KONİK EL

Duygusal yanınızın çok gelişkin olduğunu söylemek gerekir. Yaratıcılığınız ve hayal gücünüz son derece zengindir. Yaşamınızda çeşitliliğe duyduğunuz ihtiyaç, kişiliğinizde adaptasyon yeteneği canlılık ve yüksek motivasyon olarak kendini gösterir. Rutin ve düzenden pek hoşlanmazsınız. Sezgilerinizin gücü, size söylenmeyenleri bile anlamanıza izin verir. Organizasyon gücünüz çok yüksek olmasına karşın, konsantrasyon gücünüzdeki zayıflıklar problem yaşamanıza neden olabilir.



SPATULA EL

Son derece enerjik ve aktif bir insansınız. Fiziksel ve mental gücünüz, yaşamınızdaki pek çok engelin üstesinden gelmenize yardımcıdır. Zihinsel aktivitelerinizin ve gücünüzün yoğunluğu, genellikle çağın çok ilerisinde fikirler üretmenizde size yardımcıdır. Araştırmacı, yaratıcı yanınız hayatta pek çok meslekte başarılı olabileceğinizin işaretcisidir. Kendi fikirlerinizi yaratabildiğiniz ve kullanıma geçirebildiğiniz zaman, motivasyonunuz çok arttığı için, üretken ve çalışkan bir kişilik sergilersiniz.



PİSİŞİK EL

Duygusal ve sezgisel yanınız son derece kuvvetlidir. Genellikle çok duyarlı, hassas ve kolayca kırılabilen bir insansınız. Hayal gücünüzün kuvveti zaman zaman günlük yaşamın gereksinimlerinden uzaklaşmanıza ve başka dünyalara kaymanıza neden olabilir. Güzellikler ve estetik olan her şey yaşamınızda çok önemli bir yere sahiptir. Sezgileriniz ve duyu dışı algılarınız kimi zaman çok kuvvetli bir hale gelerek, yaşamınızı yönlendirmekte ya da başka insanlara tavsiye vermekte size rehberlik edici bir konuma da gelebilir.




KARIŞIK EL

Çok farklı ilgi alanlarına ve yeteneklere sahip olduğunuzu söylemek gerekir. Farklı konularla aynı anda ilgilenebilen, çokyönlü ve zeki bir insansınız. Ancak bu farklı konulara karşı hissettiğiniz ilgi, zaman zaman yüzeysel kalmanıza, hiç bir konuda uzmanlaşamamanıza neden olabilir. Zaman ve enerji kaybının neticesinde, ulaşmak istediğiniz amçalarınızı gerçekleştirememek tehlikeniz her zaman vardır. Engin toleransınız ve esnekliğiniz insan ilişkilerindeki başarınızın temel kaynağıdır

19 Temmuz 2010 Pazartesi

HAYATA DAİR

Hayatta, bir kez gittiğinde geri dönmeyecek üç değer:

1- Zaman

2- Sözcükler,

3- Fırsatlar


Hayatta hiç bir zaman yitirilmemesi gereken üç değer:

1- Barış

2- Umut

3- Dürüstlük


Hayatta üzerinde yükselilen üç dayanak:

1- Sevgi

2- Kendine güven

3- Arkadaşlık


Hayatta sürekliliğine güvenilmeyen üç değer:

1- Düşler

2- Başarı

3- Zenginlik


Hayatta kişiyi geliştiren üç değer:

1-Çok çalışma

2- İçtenlik

3- Başarı


Hayatta kişiyi körelten üç öğe:

1- Cesaretsizlik

2- Gurur

3- Öfke
Uyuduk mu eşit oluruz. Ne tutku, ne gurur, ne umut.


Melih Cevdet Anday

18 Temmuz 2010 Pazar

AYNI ŞEHİRDE NEFES ALMAK BİLE BANA YETİYOR

Yarım kalan bir şeyler var

Aklımdan hiç çıkmıyorlar
Hataları bende aradın yıllarca yar
Hata senin kanında var
Saçmalayıp duruyorum
Bazen kendimden korkuyorum
Birisi var mı kalbinde doğru söyle
Arkadaşça soruyorum
Farzet seninle hiç tanışmadık
Sarılıp da ağlaşmadık
Yastıklara baş koymadık
Sabret bak şimdi yüzün gülüyor
Bu ayrılık nedenini herkes benden biliyor
Aynı şehirde nefes almak bile bana yetiyor
Herşey gönlünce olsun
Üç gün sonra hayat bitiyor..


KUTSİ - dinle

12 Temmuz 2010 Pazartesi

İKİ KURBAĞA

Bir kurbağa sürüsü ormanda ilerlerken, içlerinden ikisi bir çukura düşmüş.

Diğer bütün kurbağalar çukurun etrafında toplanıp, çaresiz bir şekilde bakıyorlarmış.

Çukur bir hayli derin olduğundan düşen arkadaşlarının zıplayıp dışarı çıkması mümkün gözükmüyormuş.

Yukarıdaki kurbağalar, boşuna çabalamamalarını söylemişler arkadaşlarına:

“Çukur çok derin. Dışarı çıkmanız imkânsız!.”

Ancak, çukura düşen kurbağalar onların söylediklerine aldırmayıp çukurdan çıkmak için mücadeleye devam etmişler.
Yukarıdakiler ise hâlâ boşuna çırpınıp durmamalarını, ölümün onlar için kurtuluş olduğunu söylüyorlarmış.
Sonunda; kurbağalardan birisi söylenenlerden etkilenmiş ve mücadeleyi bırakmış.

Diğeri ise; çabalamaya devam etmiş.

Yukarıdakiler de, çırpınıp durarak

daha çok acı çektiğini söylemeyi sürdürmüşler.
Ne var ki, çukurdaki kurbağa onlara hiç aldırmadın son bir hamle daha yapmış, bu kez daha yükseğe sıçramayı başarmış ve çukurdan çıkmıştı.

Arkadaşlarının ümit kırıcı sözlerine hiç kulak asmamıştı…

Çünkü o sağırdı !





Siz de olumsuz düşünceli insanları sakın duymayın!


Onların yüreğinizdeki umudu çalmalarına izin vermeyin...

10 Temmuz 2010 Cumartesi

EMRE AYDIN - BENİ UNUTMA

Beni Unutma Şarkı Sözleri




Bugün dağıldım, bugün yoktum.
Ömrüm dedim, kat izlerin hep.
Ömrüm, ömrüm yokluğun.
Bugün siyahtım, bugün bıktım
Ömrüm dedim kül izlerin hep.
Ömrüm, baş ucunda unuttun.
Yoksun, yoksun yanımda.
Geçecek demiştin ya,
Geçmedi duruyor hala.
Yoksun, yoksun yanımda.
Bu puslu kalanlarda,
Yoksun yanımda.
Unutma, Beni Unutma.
Bugün pustum, Bugün korktum.
Ömrüm dedin son sözlerin hep
Ömrüm, ömrüm yokluğun.
Bugün üveydim, bugün kıştım.
Ömrüm dedim sen istedin hep,
Ömrüm, sen vuruldun.
Yoksun, yoksun yanımda.
Geçecek demiştin ya,
Geçmedi duruyor hala.
Yoksun, yoksun yanımda.
Bu puslu kalanlarda,
Yoksun yanımda.
Unutma, Beni Unutma.

TELEKOM

Rus fizikçiler, yerin 100 metre altında bakır tel bulduklarını, bunun ise atalarının bundan 1000 yıl öncesinde telefon şebekelerinin oldugunu kanıtladığını duyurdular.

Bu olaydan 1 hafta sonra Amerikan gazetelerinden cevap geldi. Amerikan bilim adamları, yerin 200 metre altında 2000 yıl öncesine ait fiber optik hatlar bulduklarını, ve bunun, Amerikan toplumunun,

Ruslardan 1000 yıl önce gelişmiş dijital haberleşme sistemlerini kullandığının kanıtı oldugunu söylediler.

Bir hafta geçmeden Türk gazetelerinden cevap geldi. Türk bilim adamları yerin 500 metre altına kadar kazdıklarını ve hiçbirşey bulamadıklarını, bunun ise atalarının 5000 yıl öncesinde mobil telefon ve kablosuz iletişim sistemlerine sahip olduklarının kanıtı olduğunu söylediler...

8 Temmuz 2010 Perşembe

HANGİ AĞAÇTAN DÜŞTÜNÜZ !

CELTIC Astrolojisi ağaçlara dayanıyormuş. Ona göre doğduğunuz gün, hangi ağaçtan geldiğinizi ortaya çıkartıyor. agac acıklamaları asagıda...
DOĞUM ARALIĞI AĞAÇ CİNSİ
23 – 31 ARALIK ELMA AĞACI

01 – 11 OCAK KÖKNAR

12 – 24 OCAK KARAAĞAÇ

25 OCAK – 03 ŞUBAT SELVİ

04 – 08 ŞUBAT KAVAK

09 – 18ŞUBAT SEDİR

19 – 28 ŞUBAT ÇAM

01 – 10 MART SALKIMSÖĞÜT

11 – 20 MART IHLAMUR

21 MART MEŞE

22 – 31MART FINDIK

01 – 10NİSAN ÜVEZ

11 – 20 NİSAN AKÇAAĞAÇ

21 – 30 NİSAN CEVİZ

01 – 14 MAYIS KAVAK

15 – 24MAYIS KESTANE

25 MAYIS – 03 HAZİRAN DİŞBUDAK

04 – 13HAZİRAN GÜRGEN

14 – 23 HAZİRAN İNCİR

24 HAZİRAN HUS

25 HAZİRAN – 04 TEMMUZ ELMAAĞACI

05 – 14 TEMMUZ ÇAM

15 – 25 TEMMUZ KARAAĞAÇ

26 TEMMUZ – 04 AĞUSTOS SELVİ

04 – 13 AĞUSTOS KAVAK


14 – 23 AĞUSTOS SEDİR

24 AĞUSTOS – 02 EYLÜL ÇAM

03 – 12 EYLÜL SALKIMSÖĞÜT

13 – 22 EYLÜL IHLAMUR

23 EYLÜL ZEYTİN

24 EYLÜL – 03 EKİM FINDIK

04 – 13 EKİM ÜVEZ

14 – 23 EKİM AKÇAAĞAÇ

24 EKİM – 11 KASIM CEVİZ

12 KASIM – 21 KASIM KESTANE

22 KASIM – 01 ARALIK DİŞBUDAK

02 - 11 ARALIK GÜRGEN

12 – 21 ARALIK İNCİR

22 ARALIK KAYIN


 AÇIKLAMALARI ;

5 Temmuz 2010 Pazartesi

İÇİNCE...

İki adam New York'taki Empire State binasının tepesindeki barda oturuyorlarmış. Biri diğerine dönmüş:

- Biliyor musun geçen hafta şunu keşfettim; Bu binanın etrafında öyle kuvvetli rüzgarlar var ki, tepesinden atlıyorsun aşağı, 10. Kata kadar düşüyorsun, sonra rüzgar o kadar kuvvetleniyor ki seni döndürüp 10.Kat penceresinden içeri atıyor...Barmen bunu duyunca kafasını olumsuz bir şekilde sallamış. Öbür adam demiş ki:

- Yahu sen deli misin olacak şey değil şu dediğin..

- Yok kesinlikle oluyor denedim ben. İstersen şimdi göstereyim sana.

Ve adam kalkmış bardan, gitmiş pencereye, yallah atlamış aşağı. 10.Kata yakınlaşınca birdenbire pencereden içeri doğru kayıvermiş. Sonra da asansöre binip yukarı, bara çıkmış. Öbür adam demiş ki:

- Yahu gördüm ama bu bir sefer olacak bir şeydi bir daha olmaz

- Olur olur bir daha göstereyim bak...

Ve adam yine cumburlop aşağı atlamış. Yine 10. kat civarında rüzgar adamı pencereden içeri atıvermiş. Adam bara dönünce öteki adama deneyip görmesini söylemiş. Öbür adam:

- Haydi bakalım. Hakkaten işe yarıyor demek. Bir deneyeyim...Demiş ve pencereden aşağı atlamış. Direk aşağı uçarken 11. katı geçmiş, 10.kat, 9.kat, 8.kat derkent taakk diye kaldırıma yapışmış. Yukarıda barda barmen birinci adama dönmüş ve:

- Süpermen, içince eşşoğlueşşeğin teki oluyorsun...

1 Temmuz 2010 Perşembe

TEBESSÜM

Küçük kız, hüzünlü bir yabancıya gülümsedi.Bu gülümseme adamın kendisini daha iyi hissetmesine sebep oldu.Bu hava içinde yakın geçmişte kendisine yardım eden bir dosta teşekkür etmediğini hatırladı.Hemen bir not yazdı, yolladı. Arkadaşı bu teşekkürden o kadar keyiflendi ki, her öğlen yemek yediği lokantada garson kıza yüklü bir bahşiş bıraktı.Garson kız ilk defa böyle bir bahşiş alıyordu.Akşam eve giderken, kazandığı paranın bir parçasını her zaman köşe başında oturan fakir adamın şapkasına bıraktı.Adam öyle ama öyle minnettar oldu ki.İki gündür boğazından aşağı lokma geçmemişti.Karnı nı ilk defa doyurduktan sonra, bir apartman bodrumundaki tek odasının yolunu ıslık çalarak tuttu.Öyle neşeliydi ki, bir saçak altında titreşen köpek yavrusunu görünce, kucağına alıverdi.Küçük köpek gecenin soğuğundan kurtulduğu için mutluydu.Sıcak odada sabaha kadar koşuşturdu.Gece yarısından sonra apartmanı dumanlar sardı.Bir yangın başlıyordu.Dumanı koklayan köpek öyle bir havlamaya başladı ki, önce fakir adam uyandı, sonra bütün apartman halkı.Anneler, babalar dumandan boğulmak üzere olan yavrularını kucaklayıp, ölümden kurtardılar.Bü tün bunların hepsi, beş kuruşluk bile maliyeti olmayan bir TEBESSÜM"ün sonucuydu...

29 Haziran 2010 Salı

100%100 DÜŞÜNCE GÜCÜ

yazarı : Jack Ensign ADDİNGTON
Yayınevi : RotA


HERŞEY DÜŞÜNCEDE BAŞLAR

Psikojenez: Herşey düşüncede başlar. Bütün herşey düşüncede oluşturulur ve düşüncenin yapıcı sürecinin ürünü olarak gelişir.

Düşünce sonsuzdur: Herşey düşüncenin ürünüdür. Düşünme sonsuzdur.

İnsana hakimiyet verilmiştir: İnsan, evrensel akılla birlikte kendi hayatını kendi oluşturur.

Düşünce hem yönetici hem üreticidir: İnsanda iki görünümlü tek bir akıl vardır. Erkek yönetici, dişi yapıcı düşünceyi kullanır.

İnsan onurlandırılmıştır: İnsana hayatına hükmetme fırsatı ve sonsuz kaynakları kullanma fırsatı verilerek onurlandırılmıştır.

Düşünce: Düşündüğüm şeyler zamanla gerçeğe dönüyorsa sadece gerçekleşmesini istediğim şeyleri düşünmeliyim.

KENDİNİ YÖNETMENİN YOLU

Bilinçaltı: Bedenin fonksiyonunun otomatik olarak yürümesini sağlar. İster uyanık ister uyur vaziyette büyük istem dışı hayat sürer.

Bilinçaltı koyulan kurala göre hareket eder: Bilinç emirleri verir ve bilinçaltı da bunu uygular.

Gönüllü hizmetkar: Her emir, her önerme her inanç bilinçaltına kaydolur. Hatta dikkat etmediğimiz şeyler bile kaydedilir, gerektiğinde ortaya çıkar.

Yasalarımızı kendimiz yaparız: Cereyanda kaldım, öyleyse hasta olacağım. Bilinçaltı bunu kaydeder ve bunu diyen hasta olur. Hastalığın sebebi cereyanda kalmak değil cereyanda kalınca hasta olacağına inanmaktır.

Birçok insan kendi kendisini hipnoz eder: İnsanlar gereksiz sınırlamalar yaparak kendilerini hipnotize ederler. Kuralları insan koyar, bilinçaltı da uygular.

Sınırları kaldırma: İnsanlar kendileri için kural ve yasalar koyar, sonrada bunların esiri olup mutsuz olurlar. Düşüncenin değişimi hayatı da değiştirir. İnancınızı değiştirin hayatınız değişsin.

Kendini yönetme: Düşüncelerimi seçme hakkım var. Başkalarının benim hakkım-daki düşünceleri beni bağlamaz. İyilikleri düşünüyorum, iyilikler de beni seçiyor. Korku ve nefret düşüncelerimde yok.

İSTE VE SAHİP OL

Dualarınıza dikkat edin, gerçekleşebilir. Aklınızdan geçen herşey ergeç ortaya çıkar. Kendimizi ne ile ve nasıl tanımlarsak öyle olmaya meylederiz. Düşündüğümüz şey yavaş yavaş bilinçaltında kalıplaşır ve gerçek bir deneyimle kendini gösterir.

Hayat yasalarla yönetilir: Bilinçli olarak düşünülen her düşünce, bilinçaltını etkiler ve bu etki düşüncedeki güç ve arzunun derecesine bağlı oluşarak eyleme dönüşür.

Olumsuz düşüncenin sonucu: Bilinçaltına yanlış emir vermelerle insanlar zor durumda kalır. Renkli mendil gördüğünde burnu şişeceğini düşünen insanın renkli mendil gördüğünde burnu şişer.

Kendini yönetme: Geçmişi siliyorum, gelecek ise benim seçimimi bekliyor. Geçmişteki hatalarımdan dolayı kendimi bağışlıyorum. Geçmişi unutup yeni bir hayata başlıyorum. İstediğim herşeyin olacağına inanıyorum.

KENDİNİZ OLMA CESARETİNİ GÖSTERİN

Hergün tek bir kendini reddetme düşüncesine dahi yer vermeden bir saat için olduğunuz gibi kabul edin kendinizi. Gerçekten kendinizi biliyorsanız bunu yapabilirsiniz.

İnsan kendini küçümseme eğilimindedir: İnsan bilinçli olarak düşünebildiği güvenle beklediği ve mümkün olduğuna inandığı herşeyi yapabilir. Evren sınır koymaz; biz inançlarımızla sınırlarız kendimizi.

Gerçek benliğini keşfetmek: Yıllardır kafamızda olan ve gerçek benliğin ortaya çıkmasını engelleyen korku dolu olumsuz düşüncelerden kurtulmamız gerekir.

Asla yalnız değilsiniz: Gerçek sevgi korkuyu defeder. Ben’i sevmek içimizdeki gücün bizim vasıtamızla herşeyi yapabileceğini idrak etmektir.
http://www.ekitap.org/


Taklit intihardır: İnsan mükemmel olmak için başkalarını taklit etmek zorunda değildir. Hiç hata yapmayan kişiler hiçbir şey yapmayanlardır.

En büyük arzu: En çok istediğimiz şey nedir. İnanın ve sahip olun. Düşüncenizi bunda yoğunlaştırın.

28 Haziran 2010 Pazartesi

YAĞMUR YARIN



Film ekibi, çölün kızgın güneşi altında çekim yapmaktadır. Zor şartlar altında calışırlarken, ihtiyar bir kızılderili sete doğru yaklaşır ve yönetmenin yanına giderek:

"Yağmur, yarın!" der ve gider. Şasıran yönetmen, ertesi gün yağan yağmuru hayretle izler. Bu sırada ihtiyar kızılderili yine gelir ve "Fırtına, yarın!" der ve yine uzaklaşır. Gerçekten de müthiş bir fırtına çıkar ve çölü birbirine katar. Yönetmen emreder:

"Çabuk bana o kızılderiliyi getirin! İstediği parayı verin. O olmazsa biz bu filmi bitiremeyiz!".

Adamlar, kızılderiliyi bulur ancak yaşlı apaçi bir türlü razı olmaz. En sonunda teklif edilen bir milyon doları reddedemez ve adamlarla birlikte kampa gelir.

27 Haziran 2010 Pazar

ÇİLEK:


* Strese iyi gelir, sakinleştirici etkisi vardır,

* Sigara dumanının etkilerini azaltır. Sigara içilen bir odadayken gün boyunca ağza iki çilek atılması önerilir.

*Yüksek oranda C vitamini, ayrıca bol miktarda potasyum içerir ve lifli besinler arasında önemli bir yer tutar. Diyabetli hastalar, çileğe şeker ilave etmemek şartıyla ...bu meyveyi bol bol yiyebilirler.

* Çocuk felci ve ağız-deri yaralarına yol açan virüsleri öldürücü etkisi vardır,

* Kansere yakalanma riskini azaltır,

* Mide ve bağırsak zayıflıklarını giderir,

* Safra kesesi hastalıklarına iyi gelir,

* Yüksek ateşi düşürür,

* Dişlere ve diş etlerine iyi gelir, diş taşlarının oluşmasını engeller,

* Cilde canlılık kazandırır, nemlendirir.

*Çilek tam olması gerektiği anda çıkar. Yazın sıcağın etkilerini azaltmakta rol oynar. Sıcağın sebep olduğu sitrese karşı bilinçli olarak rahatlatıcı etkidedir. Allah’ın yaratması böyle mükemmel ve bilinçlidir.

(100 gr. çilek=30 kalori)

13 Haziran 2010 Pazar

BİR AŞK MASALI - NAZIM HİKMET

41 yıllık bir Nazım Hikmet eserinin orijinal videosu: "Bir Aşk Masalı"


Nazım'in Moskova'da ilk kez 1953'de sergilenen piyesi "Bir Aşk Masalı" ölümünden sonra, 1969 yılında bale-film olarak çekilmişti. Ferhat işe Şirin masalından esinlenen oyunu, Yuri Grigoroviç filme aktardı. 1961'de ilk kez Leningrad Kriov Balesi'nde (bugünkü St. Petersburg Marinski Tiyatrosu) sergilenen bale de büyük ilgi görmüştü. 45 dakikalık orijinal videosunu izlemek için tıklayın:




8 Haziran 2010 Salı

YAŞAM SEVGİDİR

Gökyüzünde dünyayı yaşarken sonsuz özgürlüğümle birlikte, yaşamı arıyordum ne olduğunu bilemeden... Bir su damlasıydım, güneşin ışıklarında renklerle oynayan, karanlıklarda yıldızlarla konuşan...




...Mutluydum rüzgarla birlikte maviliğe savrulurken, mutluydum kuşlarla kanat çırparken, mutluydum gökkuşağı olup renkleri saçarken...



Takılmışken bir bulutun peşine, görürdüm yaşayanları yeryüzünde... Hepsi zamanla koşar gibi, hep bir şeylerin peşinde... Bazen bir kuşun kanadına karışır, uçardım onunla, rüzgâra karşı çığlıklarla birlikte...



Yaşamı sorardım kuşlara, nedir diye? Özgürlük derlerdi bana... Göklerde özgürce kanat çırpabilmek, rüzgâra baş kaldırmak. Ama yağmur yağdığında özgürlükleri elinden alınır, ağırlaşan kanatları daha fazla çırpınamazdı damlalar karşısında... Sığınırken bir kaya kovuğuna, özgürlüklerini teslim ederlerdi yağmura, sessizce...



Karıştım bir gün yağmur damlalarının arasına, gücü hissedebilmek için... Toprağa karışmak istedim, çoğalmak istedim, azgın bir nehir olup akmak istedim, deniz olmak istedim, yaşamı bulmak istedim, yaşam olmak istedim... Terk ettim gökyüzünü güneşe veda edemeden... Altımda gittikçe büyüyen yeryüzü beni kendine doğru hızla çekerken daha da büyüdüm, çoğaldım. Koşmaya başladım bir an önce toprağa kavuşabilmek için. Yaşamı hissedebilmek için... Yaşam olabilmek için...

4 Haziran 2010 Cuma

CANIM

iROŞ' um ,canım kızım bu sene illaki gitar çalmak istedi.Biz de ona yılbaşı hediyesi olarak bir gitar aldık ve kursa yazdırdık.O gün bugündür benim minik kuşum her boş zamanında gitarını alıyor eline bize konser veriyor.Allah'tan muziğ seven bir aileyiz,hepimiz arada çalar söyleriz kendi aramızda.Bu yüzden kimse kimseye gıkını çıkaramıyor.


Minik kuşum işleri ilerletti,yarın sabah ART Televizyonunda okulunun tanıtımı için 2 parça bile çalıp söyleyecek .Çok heyecanlıyız çok.Allah yardımcısı olsun bir tanemin.

3 Haziran 2010 Perşembe

FISILTIYI DİNLE

Genç bir Yönetici, yeni Jaguarı içinde kurulmuş, biraz da hızlıca, bir mahalleden geçiyordu. Park etmiş arabaların arasından yola fırlayan bir çocuk olabilir düşüncesiyle dikkatini daha çok yol kenarına vermişti. Bir şeyin yola fırladığını görünce hemen fren yaptı ama aracı durana kadar geçen mesafede yola çocuk fırlamadı. Bunun yerine, yepyeni arabasının yan kapısına büyükçe bir taş çarptı. Adam hızlıca frene yüklendi ve taşın fırlatıldığı boşluğa doğru geri geri gitti.



Sinirlenmiş olan genç adam arabasından fırladı ve taşı atan çocuğu kaptığı gibi yakında park etmiş olan bir arabanın gövdesine sıkıştırdı. Bunu yaparken de bağırıyordu : Sen ne yaptığını sanıyorsun serseri? Bu yaptığın ne demek oluyor? O gördüğün yepyeni ve pahalı bir araba ve attığın o taşın mahvettiği yeri düzelttirmek için kaportacıya bir sürü para ödemek zorunda kalacağım. Neden yaptın bunu ?


"Küçük çocuk üzgün ve suçlu bir tavır içindeydi. "Lütfen, amca, lütfen kızmayın. Ben çok üzgünüm ama başka ne yapabilirdim, bilemedim. Taşı attım çünkü işaret etmeme rağmen diğer arabalar durmadı. Çocuk, gözlerinden süzülen yaşları elinin tersiyle silerek park etmiş bir aracın arkasına işaret etti. "abim orada. Yokuştan aşağı yuvarlandı ve tekerlekli sandalyesinden düştü ve ben onu kaldıramıyorum."

24 Mayıs 2010 Pazartesi

MÜDÜR

Sabah anne, oğlunun odasına girdi ve onu uyandırdı.

"Haydi oğlum, uyan artık. Okula geç kalacaksın..."

Oğlu, yarı açık gözlerle annesine baktı ve uykulu bir sesle, "Anne, bugün okula gitmek istemiyorum," dedi.

Anne, oğlunun isteğine karşı çıktı: "Okula neden gitmek istemiyormuşsun bakayım?" dedi. "İki ciddi neden söyle bana..."

Oğlu bir yandan esnerken, bir yandan da annesini yanıtladı: "Okuldaki tüm öğretmenler benden nefret ediyorlar, biiir... Tüm öğrenciler de nefret ediyorlar, ikiii... Bu iki ciddi nedenim yeter mi, anne?"

22 Mayıs 2010 Cumartesi

                   YAZ GELDİ ;


                                      HERKESİ İLGİLENDİREBİLİR?



Arabaya biner binmez klimanin nicin hemen acilmamasi gerektigi teknik bilgilerle aciklanmis.. .


Do not turn on A/C immediately as soon as you enter the car!

Arabaya biner binmez hemen klimayı açmayınız!


Please open the windows after you enter your car and do not turn ON the air-conditioning immediately. According to a research done, the car dashboard, sofa, air freshener emits Benzene, a Cancer causing toxin (carcinogen- take note of the heated plastic smell in your car). In addition to causing cancer, it poisons your bones, causes anemia, and reduces white blood cells. Prolonged exposure will cause Leukemia, increasing the risk of cancer may also cause miscarriage.



Arabanıza bindikten sonra lütfen camlarınzı açınız ve hemen klimayı açmayınız. Yapılan bir araştırmaya göre, arabanın gösterge paneli, koltuğu , Benzen yayan hava temizleyicileri (araba kokuları), Kansere s ebep olan bir zehirdir (kanserojen - arabanız içinde ısınmış plastiklerin solunması olarak not alınmıştır). Kanser sebebine ilave olarak, kemiklerinizi zehirler, kansızlığa ve lösemiye sebep olur. Kanser riskinin artması ayrıca hamile bayanlarda düşüğe de neden olabilir.

20 Mayıs 2010 Perşembe

DUT AĞACI VE AŞK

Bir zamanlar birbirlerine âşık iki genç vardı.

Kızın adı Tispe, delikanlının ki, Piremus idi.

Yan yana evlerde otururlardı; birlikte büyüdüler ve çocukluklarından beri birbirlerine âşıktılar. Aileleri bu aşka karşıydı. Ama onlar, bu derin sevgiden vazgeçemiyorlardı . Bir gece, gizlice ormandaki ağacın altında buluşmaya karar verdiler. Tispe, ağaca Piremus'tan önce varmıştı. Uzaktan ağzından kanlar akan kocaman bir aslan gördü. Korktu; hemen yakındaki bir mağaraya saklandı. Ama koşarken boynundaki eşarbı düşürmüştü. O sırada Piremus geldi. Kocaman aslan, biricik sevgilisi Tispe'nin eşarbını parçalıyordu. Tispe'nin öldüğünü düşündü; onsuz yaşayamazdı. Belinden hançerini çıkardı ve göğsüne sapladı. Cansız bedeni kanlar içinde yere düştü. Tispe korkusunu yendi; mağaradan çıktı. Ağacın altına geldiğinde o korkunç sahneyle karşı karşıya geldi. Piremus'un cansız bedeni yerdeydi; elinde Tispe'nin düşürdüğü eşarbını tutuyordu. Piremus'un, kendisinin öldüğünü sanıp, canına kıydığını anladı. Bir an bile düşünmeden hançeri alıp göğsüne sapladı. Ölüm bile onları ayıramadı. Bedeni, Piremus'un vücudunun üzerine düştü.